
Muhyiddin Arabi'yi sakın okuma!
İşte bu meziyet ile Muhyiddin Arabi Hazretlerinin "Bu kitap bana yazdırıldı" beyanını anlayabileceğiniz, manyetik etkileşim boyutuna yani mânâya intikal edebiliyorsunuz.
İşte bu meziyet ile Muhyiddin Arabi Hazretlerinin "Bu kitap bana yazdırıldı" beyanını anlayabileceğiniz, manyetik etkileşim boyutuna yani mânâya intikal edebiliyorsunuz.
Sonuç itibari ile Fetih Ekmeği benim için her yıl Hz. Cafer Efendimize niyâzen, Sevdayı Muhammedi sırrına sunduğum bir mânâ detayıdır.
Fahri Kainat Efendimizin ahir zaman peygamberi olarak büyük sırrı, bu noktada gizlidir. Gerçekten dünyanın sonu gelmiştir....
Anadolu’ya, takke takunya arasında “Allahçılık” oynayan Emevi kökenli İslam yorumu adım adım yerleşirken... Kelimelerin arasında şuursuzca dolanıp; gönül meziyetinden yoksun, kendi inanç dinamiklerinden yoksun tipler söz almaya başladı.
Hz. Fatıma Kur’an’daki kelimelerin özelliğini yakalardı. Mesela Kadir Gecesi için emredilen “Bin aydan daha hayırlıdır” sözü üzerine şifreyi kapmıştı.
Haluk Nurbaki “İman bir gönül sanatıdır!” buyururken, bu hususu sevgi ve merhamet potasında kutsal bir davaya dönüştürmüş, Allah dostuna dost ehlibeyte köle duruşuyla arayanlara gönlünü bir kurna gibi hizmete sunmuştur… O kurnayı bulanlara ne âlâ!
İslamiyet’teki teslimiyet ve gayreti senkronize etmektir; yani bir Müslüman gayrette sonsuz çabanın temsilcisidir. Bir saatini boşa geçiremez çünkü O’nun Yüce Peygamberi...
Fahri Kâinat Efendimizin ölü gönülleri diriltme sanatı sayesinde... Gönle ait bir mesajı… Kolayca; şunu “Şöyle yap…” diyerek “Yerine getiremezsiniz”den maksadımız: gönlün dirilmesinin, gönül gülünün açılmasının zorluğunu size anlatmak içindir. Yoksa bu imkânsız değildir! Nasıl imkânlıdır?
Yüce Kitabımız, sure-i vakıa’da mucizevî bir şekilde insanları üçe ayırıyor… Kötü insan, iyi insan, çok daha iyi insan!... “Güzel insan olmakta yarışın” diyor, Cenab-ı Hakk. “Biriniz, diğerini geçerek daha ön safhadaki güzel insana ulaşmak için yarışın ki; ben, size adn cennetlerinin bitmeyen sınırlarını açayım…”
Mesela, bana göre Muaviye ve soyu gerek öncesiyle, gerek sonrasıyla emevi ekolüyle harekete geçmiş, şeytanın nefs düzlemindeki temsilcisidir; birçok Sünni kesime göre (Yezit dâhil) ne olursa olsun iman etmiş bir sahabedir. Bir yanda ameli hususlarda bana göre yanlış yorumlar söz konusudur; Alevi kesime göre bunları yanlış görmek Sünnilik alametidir!
Kalbi mühürlenmiş olan bir kimsenin... bir duygusal yanından bir de mânâ kalbinden bahsediyor. Kalbin duygusal yönüyle ilgili olarak ayet-i kerime’nin kulağı ve gözü simgelemesi fevkalade enteresandır.
Gönül gücüne inanmak şüphesiz ki; İslamiyet’e inanmanın bir parçasıdır. Çünkü Yüce Kitabımızda, fevkalade önemli pek çok ayet gönül gücünün “evrende en önemli hadiseleri” hissettirir biçimde etkilediğini beyan etmektedir.
Regaip Kandili arifesinde yine gördüm ki; küçük bir kısmını tenzih ediyorum ancak toplumumuzun büyük çoğunluğu ne yazık ki “pislik” bir zihniyete gark olmuş... Yitirilmiş Müslümanlık davasını güden kardeşlerimin Regaip Kandili mübarek olsun!
Gerçek “gerçeği seziyle” görebilecek gönüllerin hakikati sadece. Gerisi, bunca insan hep serzeniş, suret… Başka bir halt değil. Bazı insanlar… Cehaletiyle, görgüsüzlüğüyle, adapsızlığıyla, boşboğazlığıyla öyle çekilmez oluyor ki; sanırsın ATOMDAN CIMBIZLA ELEKTRON TOPLUYOR!?
Siz şükredin "Mânevi Soy Bilgisi" verebilecek bir kurum yok! Yoksa kiminin mânâ kablosu Hz. Ali'ye; kimininki Muaviye'ye; cümbüşü o zaman gör, alimallah!
“Aşk varsa kusur yoktur!” kapısını anlamaktır gönül işi… Yani Allah davasıdır, anlayabilen için ve tam da şunu anlamak meziyetidir: “Kusur dahi Yüce Allah’a naz makamıdır!” dervişlik
Bir insanın kitabını okumakla, o insanın konuşmasını dinlemek aynı şeydir. Birisi kaleminden dökülür; diğeri dilinden… Ama memleketin geri zekâlılıkta profesörlük kazanmış tipleri henüz bunu anlayamamışken; umuma, “sesli başvuru kaynağını” kale almaması telkini veriyor...
Ve başlar iblis beddua etmeye; tam "1000 yıl" sürer bedduası. Nereden bilebilirdi ki, kendisine lanet okuyor! Halbuki vakt-i ezeli de lanet halkası boynuna geçirilmiş bir Şaki idi...
Musa Peygamber Tur Dağı’na özellikle de her şeyi yaratan Allah ile konuşmak için gelirdi. Allah, Musa Peygambere insanlara ulaştırılmak üzere emirler verirdi. Anne Duası
Gerçek tarikat ve tasavvuf hayatından çok uzak bugün ki yapıların çoğu; Nakşibendilik mesela... Adı üstünde gizlilik demek… Cemaat Taassubu
Ötekileştiğimiz dünyalarımızdan bizi kurtarabilecek, sığışamadığımız dünyalık meskenlere inat, yumruk büyüklüğündeki kalbe "sığınabilmenin" sırrı, sevda.
...Bu münasebetle, miladi 2017 yılına girerken, gece yarısı sadece un – tuz – su ile bir ekmek yapmıştım, “Fetih Ekmeği” diyerek.
Kurudan kuruya “laiklik” fraksiyonuna saplanan zihniyet, batı menşeili “demokrasi” ölçeğiyle dedesinin mezar taşını okumayı “yeni” unutmuş bir millete de medeniyet dersi vermeye çalışıyor.
Nefsler birliği bütününü 3 buutlu bir geometrik düzene benzetiriz. Bizim nefsimiz, yaşadığımız sürece, bu mekânda hareket eden bir nokta gibidir.